İSA MESİH VE İNCİL HAKKINDA

İsa Mesih’in Kimliği

Neden üç Tanrı’ya inanıyorsunuz?

Hristiyanlıkla ilgili ileri sürülen en yakışıksız söylentilerden biri de ‘teslis’ denilen ‘üçlübirlik’ konusuna ilişkindir. Birçok kişi Hristiyanların üç Tanrı’ya tapındıklarını öne sürüyor; hatta Hz. Meryem’in (Tanrı’nın karısı olarak) bunlardan biri olarak kabul ettikleri rivayet ediliyor.

Böyle düşünceler yalnız Kutsal Kitap’ın öğretisine değil normal mantığa da çok terstir. Öncelikle şunu belirtelim ki biz üç tanrıya değil tek olan Allah’a inanıyoruz. Kutsal yazılar defalarca Tanrı’nın tek Tanrı olduğunu vurguluyor: “Tanrımız RAB tek RAB’dir” (Yasanın Tekrarı 6:4). Öyleyse Kutsal Kitap’ın anlattığı asıl üçlübirlik öğretisi nedir? Kısaca: Tanrı, öz varlığında ezelden ebede var olan, uyum ve birlik içerisinde hareket eden üç ayrı kişisel benlikten ibaret olup bir bütün olarak görünmektedir: Baba, Oğul ve Kutsal Ruh.

Üçlü Birlik fikrini açıklayan klasik bir grafik
Üçlü Birlik fikrini açıklayan klasik bir grafik

Şimdi bir önceki soruda belirttiğimiz gibi bu meseleyi yanlış anlamamıza sebep olan aslında bizim konuya bakış açımızdır. Ne yazık ki, çoğu insanımız bu konuyu tartışmanın bile yanlış olduğunu sanıyor. Halbuki bu konu ilahiyat bilimlerinde enine boyuna tartışılıyor çünkü son derece önemli bir konudur. Bizler de tek Allah’a inanıyoruz. Fakat araştırılması gereken konu şudur: Allah’ın öz varlığı ve tanımı nasıldır? İlk önce Tanrı’nın varlığının herkesin sandığı kadar basit ve tek boyutlu olmaması bizi şaşırtmamalı. Örneğin: Bizim varlığımız dıştan bir bütün olarak görünürken, ruh, can ve bedenden oluşan bir birleşim değil mi? Aynı şekilde Tanrı’nın bundan kat kat daha yüce ve tamamıyla anlaşılmasının imkânsız olacağını bilmeliyiz. Evet, kendi varlığımızda üç benliğin (beden, can ve ruh) tam bir birliktelik içinde bulunduğunu görebiliyoruz. Fakat insan öldüğünde canı ve ruhunun bedeninden ayrılması onun iki ya da üç farklı kişiden oluştuğu anlamına gelmez aksine hâlâ tek kişi sayılır çünkü kıyamet gününde bir daha birleşecekler. Bizdeki bu ‘üçlübirlik’ Tanrı’nın yüce varlığının bir yansımasıdır; çünkü insan olarak bizler Rab’bin benzerliğinde yaratıldık ve O’nun yüce varlığını kendi öz yapımızda yansıtmaktayız (bkz. Yaratılış 1:26).

İkinci olarak, üçlübirliğin insanların kendi kafalarından ürettikleri bir kavram değil Tanrı’nın kendi kendini ifade şekli ve öz açıklanışı olduğunu hatırlamalıyız (Matta 28:19; 2. Korintliler 13:14). Bu kavramı anlamakta zorluk çekebiliriz ama sözü edilen bu kavramın yanlış olduğunu değil, ancak idrak etme kapasitemizin yeterli olmadığını gösteriyor. Zaten aklımızın Tanrı’nın özünü yüzde yüz olarak kavramasını beklemek bizi yanılgıya düşürebilir ve kendimize büyük bir tuzak kurmuş oluruz, çünkü Rab’bimiz o kadar yüce ve görkemlidir ki, O’nu mantıksal kurallarla tamamen anlayıp kavrayamayacağımızı bilmeliyiz. O yüzden Sözü’ne bakarak görkemli varlığının nasıl olduğunu öğrenmeye çalışırız.

Bu kadar yüce bir kavramı anlatmak için aciz bir örneğe başvurmak istiyoruz. Tabii ki hiçbir örnek yeterli değil, ama en azında konumuza yardımcı olur diye düşünüyoruz:

Evrende birçok nesne Tanrı’nın görkemini ve karakterini beyan eder ve güneş bunlardan bir tanesidir. Güneşin var oluşu dünya çapında kabul edilmektedir, hâlbuki bilim adamlarının dediklerine göre hiçbir insan onun yüzünü tam olarak görmemiştir. Müthiş sıcaklığından ötürü insan yaklaşamıyor, bu yüzden bizler güneşi ancak parıltısından ve ısısından tanıyoruz. Buna rağmen hiç kimse güneşin olmadığını öne süremez, çünkü bizden milyonlarca kilometre uzaklıkta olsa bile ışığını görüyoruz ve ısısının etkisini hissedebiliyoruz. Aynı şekilde erişilmez görkem ve ışıkta yaşayan ve ruh olan görkemli Baba Tanrı’yı hiçbir insan göremiyor. Fakat yüce biricik Oğlu, İsa Mesih, Babasının yüceliğini ve isteklerini bize yansıtıyor ve ancak O’nun aracılığıyla Baba Tanrı’yı tanıyabiliyoruz. Ayrıca Kutsal Ruh, güneşin ısısı gibi Baba Tanrı’nın işleyişini yüreğimizde gerçekleştiriyor ve onun etkisini gerçek bir şekilde üzerimizde ya da içimizde hissedebiliriz. Tekrar güneş örneğine bakacak olursak, küresi, ışığı ve ısısı farklı olmasına karşın, yine de üçünün aynı güneşe ait olduğuna inanırız. Benzer şekilde Tanrı da tek bir Tanrı’dır; fakat üç ayrı kişilik olarak var olup kendisini bize yansıtıyor. Sonuçta Hristiyanlar kesinlikle üç Tanrı’ya tapmıyorlar, bizler tek olan ama üç kişisel benlikten oluşan Tanrı’ya inanıyoruz. Anlaşılması zor olabilir, fakat Tanrı’nın öz yapısını mantığımıza uygun olarak yapılandırmak bize düşmüyor. Bize düşen O’na kendisinin kendi öz varlığını açıkladığı şekilde inanmaktır.

 

 

Soru Listesine Dön
Önceki Konu  Sonraki Konu